D2C markalarının fulfillment hizmet süreçlerini ve fulfillment partneri seçerken dikkat etmeleri gereken önemli noktaları inceleyeceğiz.

D2C Markalar için Fulfillment Partneri Seçerken Dikkat Edilmesi Gerekenler

Son yıllarda e-ticaret dünyasında yeni bir trend yükselişe geçti: Doğrudan Tüketiciye (D2C) satış modeli. Bu modelde markalar, ürünlerini perakendeciler veya distribütörler aracılığıyla satmak yerine doğrudan son tüketiciye ulaştırmayı tercih ediyor. Bu basit değişim, markalara ve müşterilere birçok avantaj sunuyor. D2C e-ticaret pazarlama modelinde; perakendeciler, online mağazalar ve ağ pazarlaması (networking) yapan markalar da dahil olmak üzere birçok marka tarafından tercih ediliyor.  

Eğer bir D2C markası iseniz, yeni depolar kurmak veya yüksek hacimli siparişleri karşılamak için yeterli zaman ve kaynağa sahip olamayabilirsiniz. Ürünler aracılar olmadan doğrudan son tüketiciye satıldığı için markalar, satış fiyatından daha büyük bir pay alarak kar marjlarını ve yatırım kaynaklarını önemli ölçüde artırabilirler. 

Bu yazımızda D2C markalarının fulfillment hizmet süreçleri ve fulfillment partneri seçerken dikkat edilmesi gereken konulara değineceğiz.  

Doğrudan Tüketiciye (D2C) Fulfillment Hizmet Süreçlerinde Nelere Dikkat Edilmeli? 

Daha önceki yazılarımızda büyük ölçekli e-ticaret şirketlerinin yaşadığı sorunlardan bahsetmiştik. Herhangi bir e-ticaret şirketi için genişleme ve büyüme hayati öneme sahiptir. Ancak arz ve talepteki ani yükseliş durumlarında, mesela kampanya ve satış hacimlerini artırdıkları dönemlerde, ek depo alanı ve sipariş karşılama kapasitesinin yerine getirilmesi için hızlı aksiyon alınması gerekecektir. Bu süreçte krizleri önceden tespit edip, çözüm üreten bir fulfillment partnerinin varlığı her şeyi değiştirebilir.  

Müşterileriniz, B2C markalardan farklı olarak kendi e-ticaret platformunuz üzerinden sipariş verdiği andan itibaren sipariş süreci başlar. Markalar; ürünlerin depolanması, paketlenmesi ve teslimatı dahil olmak üzere tüm fulfillment sürecini perakendeci ve pazaryeri platformunu kullanmak durumunda kalabilir.  

D2C markalarda ise fulfillment sürecini doğrudan kontrol ettikleri için ürünleri daha hızlı teslim edebilir. Ayrıca, fulfillment hizmeti için üçüncü taraf bir şirketle çalışmadıkları takdirde maliyetleri düşürebilir. Böylece sürecin özelleştirilmesiyle daha iyi bir müşteri deneyimi sunulabilir.  

Bu süreçte fulfillment partnerinizin farklı lokasyonlardaki depoları, depolama koşulları ve teknolojik koşulları azami önem taşır. Seri numara ve SKT takibinin yanı sıra FIFO (First-In-First-Out) teknolojilerinin kullanılmasıyla her bir ürününüzün son müşterinize aynı tazelikte ulaştıran OPLOG’un kozmetik markalarına sunduğu avantajları keşfetmek için tıklayın. 

Kozmetik gibi hassas ürünlerde özel depolama ihtiyacınızı bir türlü çözüme kavuşturamıyor musunuz? Operasyonlarınızı OPLOG’a taşıyın, taşınma masraflarınızı biz karşılayalım. *2 kamyona kadar. 

Depolama kadar önemli bir diğer adım elbette envanter yönetimi. Envanter yönetimi doğru yapıldığı takdirde maliyetleriniz azalacak, elde edilen kar aynı oranda artacaktır. Doğrudan tüketiciye satış (D2C) modelinde envanter yönetimi, stok seviyelerini optimize eder ve ürünlerin doğru zamanda doğru yerde olmasını sağlayarak markaların karlılığını ve müşteri memnuniyetini artırmayı hedefler. 

Yine B2C markalardan farklı olarak D2C markaları, perakendeciler veya toptancılar gibi aracılar olmadan doğrudan son tüketiciye satış yaptığı için, talep tahmini daha karmaşık olabilir. Daha yüksek stok dönüş hızlarına sahiptirler, bu da envanter yönetimini daha da önemli hale getirir.  

B2C markalarda müşteri satın alma verilerine erişim için perakendeciler veya pazaryerlerine bağımlı olabilir. D2C markalarda ise, müşteri satın alma verilerine doğrudan erişebildiği için daha doğru talep tahminlerini doğru bir şekilde yapabilir.  

Artan sipariş hacmi, tedarik zinciri üzerinde baskı yaratabilir. Bu noktada fulfillment partneriniz, operasyonlarınız üzerinde kontrol sağlayabileceğiniz bir altyapıya sahip olması, ölçeklenme sorunlarınızı telafi edecek, marka müşterilerinizin memnuniyet skoru giderek artacaktır.  

OPLOG’un kullanıcı dostu arayüzü OPLOG One ile tüm siparişleri tek panelde görebileceğinizi biliyor muydunuz? E-ticarette hızlı büyüyen bir markaysanız OPLOG’un size sunacağı uzmanlıklardan hemen şimdi faydalanın.  

D2C markaları için sadece müşterilere ürünleri ulaştırmak değil, aynı zamanda onları farklı kılacak veya özel hissettirecek şekilde artı bir değer katmak da önemli. Sipariş edilen ürünler, nakliye sırasında hasar görmelerini önlemek için elbette paketlenir, ancak markanıza özgü katma değerli hizmetlerden yararlanarak; askılı depolama, set hazırlama, özel etiketleme ve barkodlama gibi uygulamalarla müşterilerinize özel bir deneyim sunmak ve marka değerinizi artırmak için önemli aşamalar arasında yerini alır.  

Küçük sipariş miktarlarına kıyasla yüksek sipariş frekansına sahip ağ pazarlamasında müşteri taleplerine e-ticaret hızında yanıt verebilmek, özelleştirilmiş paketleme seçenekleri sunabilmek ve aynı zamanda hem tüketicilerden hem de marka temsilcilerinden gelen iadelerle başa çıkmak sektörü daha zorlu hale getirebiliyor.   

Depolamadan paketlemeye tüm fulfillment süreçlerinizde yaşadığınız sıkıntılar giderek artıyorsa, 10 yıllık deneyimi ve %98 memnuniyet skoru sağlayan OPLOG’a geçmekten korkmayın. E-ticaret operasyonlarınız için ilk adım olan onboarding süreçleriniz de en kolay haliyle yerine getirileceğinden hiç şüpheniz olmasın! 

E-ticaret pazarında rekabet yoğun, bu rekabette o markanın yalnızca uygun fiyatlı ürünler satması veya o ürünleri eksiksiz olarak iletilmesi elbette yeterli olmayacak. B2C ve D2C, her iki model de teslimat hizmeti sunsa da, bazı önemli farklar da bulunabilir. B2C pazarında teslimat süreci genellikle perakendeciler veya pazaryerleri tarafından yönetilir.  

Markalar, teslimat süreci üzerinde daha az kontrol sahibi olabilir. D2C markalarda bu konuda daha fazla kontrol ve esneklik sağlar. D2C markalarda standart teslimatın yanı sıra kapıda ya da ekspres teslimat gibi farklı teslimat seçenekleri sunulabilir.  

Çalıştığınız fulfillment sağlayıcınız, müşterilerinizin ne istediğini daha iyi anlamalarına yardımcı olacak daha fazla veriye sahip olmalı, sipariş işleme ve teslimatı optimize etmek için altyapısını daima geliştirmelidir. 

Bu süreçte %99,99 sipariş doğruluk oranıyla OPLOG, 13.00'a kadar gelen siparişlerinizi özenle hazırlayıp aynı gün kargo firmalarına teslim ediyor, müşterilerinizin ihtiyaçlarını sürekli karşılayarak, her siparişte memnuniyet garantisi sunuyor. Anne bebek ürünlerinden vitamin takviyelere kadar tüm gönderimlerde OPLOG'un markanız için özelleştirdiği çözümleri keşfedin. 

D2C markalar, müşteri hizmetlerini kendi bünyelerinde de yapabileceği gibi maliyeti düşük tutmak için kendi ekiplerini kurmak ve yönetmek yerine, müşteri hizmetleri ile ilgili günlük işleri 3PL firmasına da devredebilir. Müşteri ilişkileri yönetmek işletmenizin başarısını sürdürmek için kritik öneme sahiptir. Söz konusu sorunları çözüme ulaştırmasıyla maliyet avantajı elde etmekten müşteri sadakati oluşturmaya kadar, şirketinizin uzun vadeli başarısını etkileyen birçok unsura etki eder. Doğru şekilde gerçekleştirilmediğinde, teslimat hizmetlerinde yaşanan aksaklıklar müşteri memnuniyetsizliğine ve hatta kayıplara neden olabilir, bu da marka itibarınızı ve gelirinizi olumsuz yönde etkileyebilir.  

Fulfillment partneriniz; müşteri hizmetleri kısmında sizden gelen talep ve çağrılara haftanın yedi günü, günün 24 saati telefon veya e-posta desteği sağlayabilmelidir. Müşteri hizmetlerinin yanıt verme hızı, sorunları çözüme ulaştırmada atik olması ve özellikle uluslararası e-ticaret yapılıyorsa müşterinize atanan özel temsilcisinin dil bariyerine takılmaması önemlidir.  

"Omnichannel” kavramı bu noktada da ön plana çıkıyor, müşteri hizmetlerinde de her kanaldan ulaşılabilir olmanın önemi de giderek artıyor. Eğer saydığımız en temel fulfillment aşamalarında sıkıntılarınız var ve giderek artıyorsa, belki de fulfillment saylayıcınızı değiştirmenin vakti gelmiştir. D2C markası olarak fulfillment sağlayıcınızın sizinle uyumlu olup olmadığını daha iyi anlamak için sizi buraya alalım.  

Omnichannel hizmette sınır tanımayan OPLOG  

B2B toptan satış ve tedarikçi kanallarından D2C satışlara kadar, omnichannel fulfillment’ı günden güne güçlendiren yapısıyla OPLOG, markalar için her zaman tam görünürlük ve kontrol sağlıyor. E-ticaret lojistiğinde deneyimli yapısı, envanter yönetimi ve müşteri iletişimi konularında teknolojik çözümleriyle yüksek hizmet seviyesi sunuyor.  

Hızlı entegrasyon ve hiçbir aksaklık yaşamadan sorunsuzca OPLOG’a geçmeye ne dersiniz? Taşınma riskleri sizi endişelendirmesin. Üstelik 2 kamyona kadar taşınma masraflarınızı biz karşılıyoruz. 

OPLOG’un başarı hikayesinin bir parçası olmak isterseniz, hemen teklif alın! 

E-ticaretin son dönemdeki önemli uygulamalarını ve müşterilerle markanızı buluşturmanın alternatif yöntemlerini keşfedin.

Alışveriş Sezonunda Satışları Artırmak için 5 Tüyo

Alışveriş sezonunda satışlardaki artışın tatlı hayallerini kurmak hepimize çok iyi geliyor. OPLOG olarak bu dönemin sunduğu fırsatları maksimumda kullanabilmeniz için gerekenleri sizlerle paylaşmayı sürdürüyoruz. Bir yandan operasyonel düzenlemelerinizi yapıp stok kontrollerinizi gerçekleştirirken diğer yandan teknoloji tarafındaki eksiklerinizi tamamlıyorsunuz. Peki ya müşteri deneyimi ve pazarlama? Bu makalemizde, e-ticaretin son dönemdeki olmazsa olmaz uygulamalarını ve müşterilerinizle markanızı buluştururken izleyebileceğiniz alternatif yöntemleri anlatacağız. 

Stok olmadan da satış yapabilmek: Back-order altyapısı   

Müşteri deneyimini iyileştirirken satışların kaçmasını engelleyecek birkaç altyapı düzenlemesiyle lafa başlayalım. Burada sormamız gereken şu: Müşterinize karşı ne kadar şeffafsınız? Pazarlamadan deneyim tasarımı ve müşteri ilişkilerine, günümüzün en önemli iletişim trendi şeffaflık. Bugün tüm tüketiciler alışveriş yolculuğu boyunca kararlarını etkileyecek tüm detaylara anında ve açık şekilde sahip olmak istiyor.  

Normal e-ticaret süreçlerinde bir ürünün stoku bittiğinde onu satışa kapatırsınız veya tercih edilmeyen bir yöntem olarak ürünü stok yenilendikten sonra göndermek üzere açık tutarsınız. İlk senaryo doğrudan satışın kaçması ve müşteriyi rakibinize kaptırmak demek. İkincisi ise “Siparişim nerede, neden teslimata çıkmadı” gibi sorulara gebe ve müşteri deneyimine hançer vuran bir tutum.  

Back-order alabilme yetkinliği olan şirketler, ürünlerinin stoku bittiğinde satışa kapatmak yerine, bu bilgiyi ve yeni stokun ne zaman geleceğini müşteriyle açık şekilde paylaşabiliyor. Böylece müşteri karar verme sürecinde bu bilgiyi değerlendiriyor. Ürünü beğendiyse, belirli bir süre beklemeyi kabullenebiliyor. Siz de, sitenizdeki sipariş sayfası üzerinde yapılacak düzenlemelerle veya Shopify ve benzeri platformlardaki eklentilerle bu bilgileri müşterilerinize sağlayabilirsiniz. “Sepete ekle” veya “Satın Al” butonunuzun hemen yakınında ürünün tedarik sürecinde olduğunu ve gönderimin gerçekleştirilebileceği tarihi net şekilde belirtebilirsiniz. Aynı sepette farklı tarihlerde gönderilebilecek ürünler varsa, bunlar için parçalı gönderme seçeneği eklemek de bir alternatif.  

Back-order altyapısı, envanter yönetimi ile CRM arasında bir yerde duruyor; teknik bir detay gibi gözükse de, satış kaçırmamanın yanı sıra bu şeffaflığı sağlayarak müşterinizin markanıza güvenini artırıyor.  

Şeffaflık, bilgi, takip: Cut-off bilgilendirmeleri 

Bu kadim lojistik terimini aldık ve müşteri deneyimini iyileştirmenize destek olacak bir araç olarak özümsedik. Neden bahsettiğimizi detaylandıralım. Cut-off en genel haliyle lojistikte bir işlemin sona erme süresini belirtir. E-ticarette müşterinizi ilgilendiren boyutuyla ise, müşterinin sipariş ettiği ürünün ne zaman kargoya çıkacağı ve eline ne zaman ulaşacağı bilgisine sahip olmasıdır. Burada kendi e-ticaret sitenizde sayfanın en üstünde örneğin, “Saat 16.00’ya kadar verilen siparişler aynı gün içerisinde kargoya teslim edilir” gibi bir banner’a yer verebilir veya çalıştığınız pazaryerinin “Aynı gün kargo” etiketini kullanabilirsiniz.  

Bu, yine şeffaflık ve güven unsurlarına hizmet ederken, aynı zamanda müşteriyi aksiyon almaya da teşvik ediyor. Üstelik müşteri ilişkileri departmanınıza gelecek “Siparişim nerede” sorularını da azaltıyor.  Bu noktada OPLOG olarak, birlikte çalıştığımız şirketlerin olabildiğince rekabetçi cümleler kurabilmesini sağlıyoruz ve benzer ürünü daha hızlı göndereceğini taahhüt edebilen markalarımızın rakipleri arasında net şekilde öne çıktığını gözlemliyoruz.  

Buradaki deneyimi tamamlamak için birkaç önemli noktadan daha bahsedebiliriz. Örneğin sipariş tamamlandıktan sonra müşterinizi yönlendirdiğiniz “Teşekkürler” sayfasında sıkça sorulan sorulara yer verebilirsiniz. Sipariş takip ekranlarının halihazırdaki fiziksel operasyonla ilgili olabildiğince fazla bilgi içermesi ve mümkünse kargo firmalarının takip ekranlarının websitesinin içine gömülmesi veya doğrudan link verilmesi de önemli.  

Backorder ve cut-off yönlendirmeleri için sipariş yönetim sistemi ve kargo takip sistemlerine sahip olmanız gerekiyor. Bu konuda fulfillment sağlayıcınız size gerekli altyapıyı sağlayabilir. OPLOG olarak bizim sunduğumuz teknolojik altyapıların müşteri deneyiminize nasıl fayda sağladığını öğrenmek için şimdi bize yazın.  

Envanter yönetimi perspektifinden: Sosyal ticaret 

Müşterilerinizle temas noktalarını iyileştirmekten bahsederken sosyal medyayı es geçeceğimizi düşünmüş olamazsınız. Sosyal ticaret son 3 yıldır konuşageldiğimiz bir konu ancak bugün artık hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Influencer Marketing Hub’ın son araştırmasına göre, 2023 sonunda global sosyal ticaretin 1,3 trilyon dolarlık pazar büyüklüğüne erişeceği öngörülüyor.  

Sosyal ticaret markalara her gün milyonlarca insanın dahil olabileceği müthiş ölçeklerde bir etkileşim alanı yaratırken, diğer yandan çeşitli zorlukları da beraberinde getiriyor. Bu makalede alışveriş sezonu boyunca yürütebileceğiniz influencer işbirliklerinden veya Facebook mağazanızı nasıl yönetmeniz gerektiğinden bahsetmeyeceğiz. Bizim parmak basmak istediğimiz nokta sosyal ticaretin envanter yönetimi ve lojistikle ilişkisi.  

Statista’nın araştırmasına göre, tüketicilerin yalnızca %15’i sosyal medya platformları üzerinden satın aldığı bir ürünü nasıl iade edebileceği hakkında bilgi sahibi. Daha çarpıcı bir rakam: Tüketicilerin %98’i en az bir kez sosyal platformlarda beğenerek “Şimdi satın al” düğmesine bastıkları bir ürünün stokta kalmadığı gerçeğiyle yüzleşmiş. Ne büyük hayal kırıklığı! Üstelik şirketler için bu, doğru kişileri hedeflemek için harcanan pazarlama bütçesinin boşa gitmesi demek.  

Önerimiz alışveriş sezonu öncesinde envanter yönetim sistemleriniz ile sosyal platformlar da dahil tüm satış kanallarınız arasında eşgüdümü sağlayacak adımları tamamlamanız. OPLOG olarak, sayısız farklı satış kanalıyla kusursuz entegrasyon sağlayabilen altyapımızla, sadece siparişlerinizin değil, aslında müşterilerinizin arzularının eksiksiz ve tam vaktinde karşılanmasına destek oluyoruz. Size uzmanlarımız anlatsın.   

Alışveriş sezonunun başrolü: Oyunlaştırma 

Rekabetin dorukta olduğu bu pazarda yer edinmek, özellikle yoğun alışveriş sezonu sırasında sıkça zorlayıcı bir çaba olabilir. Ancak bu süre zarfında satışlarınızı sürdürmekle kalmayıp aynı zamanda yükseltmenin bir sırrı olsaydı ne olurdu? Cevap, oyunlaştırmada yatıyor! 

Oyunlaştırma, tüketicilerinizi cezbetmek ve müşterilerinizin her zaman daha fazlasına istemesini sağlamak için oyun elementlerini dahil ederek manyetik deneyimler yaratma pratiğidir. Bu pratik, alışveriş yapmayı interaktif ve eğlenceli bir hale getirerek müşterilerinizle bağ kurmanıza da yardımcı olur. İşte masaya getirdikleri: 

Topluluk: Tüketicileriniz oyun ve bulmacaları çözmek ve deneyimlerini paylaşmak için bir araya geldikçe, markanız bir topluluk inşa etmiş olur. 

Görünürlük: Satışlarınızı ve kampanyalarınızı oyunlaştırmak pazarlama çalışmalarınıza direkt olarak bir heyecan katmanı eklerken, marka görünürlüğünü ve ağızdan ağıza pazarlamayı da artırır. 

Daha fazla satış: Topluluk büyüdükçe ve görünürlük arttıkça, doğal olarak sadık bir müşteri tabanı oluşur, bu da satışlarınızın artmasına yardımcı olur. 

Peki, alışveriş sezonu boyunca siparişlerinizi nasıl oyunlaştırabilirsiniz? İşte bizden size basit bir oyunlaştırma uygulaması. 

Bir kupon veya indirim kodu oluşturun. 

Bu kupon/indirim kodunu dört parçaya bölün.  

Her bir kod parçasını 4 ayrı teslimatta müşterilerinize gönderin. Burada önemli olan süreçlerle ilgili müşterilerinizin bilgilendirilmiş olması. Bunu da websiteniz, sosyal medya kanallarınız, e-posta, push notification’lar ve SMS gibi farklı iletişim kanalları üzerinden kolayca yapabilirsiniz. 

Aldıkları her yeni gönderiden sonra, “Yalnızca 2 sipariş sonra kuponun sende” gibi iletişimlerle müşterilerinizi teşvik edin.  

Müşterileriniz dört siparişten sonra parçaları bir araya getirerek koda ulaşabilsin.  

Merak, eğlence ve özel bir ödül ile kurgulanmış basit ve etkili bir oyunlaştırma çalışması ve hedefe ulaşmak için tekrarlanan siparişler ile artan satışlar!  

Burada sisteminizi doğru gönderiye doğru kodu koyacak şekilde sorunsuz yürütmeniz çok önemli. OPLOG, kullandığı ileri teknolojiler sayesinde elde ettiği %100 teslimat doğruluğu oranıyla, işler oyunlaştığında da size yardımcı olabilir. Nasıl mı? Şimdi keşfedin.  

Uygun altyapılarla mümkün: Omnichannel stratejisi   

Günümüzün dijitalleşmiş dünyasında gerçek dünya ile online arasındaki sınırlar tamamen bulanıklaşmış durumda ve bu koşullarda omnichannel stratejisinin şirketler için faydalarını artık biliyoruz. Omnichannel yaklaşımı sayesinde müşteri verileri tek bir veritabanında saklanıp işlenebiliyor. Hedefli pazarlama çalışmaları ve kişiselleştirilmiş deneyimler yaratmak mümkün oluyor. Müşterinin markayla ilk temasından satış sonrası etkileşimlere kadar tüm yolculuk takip edilebiliyor. Böylece mevcut müşterinin sadakati sürdürülerek satış artışından marka değerine pek çok alanda ilerleme sağlanabiliyor.  

Buradaki asıl püf noktası, mobil, sosyal platformlar, web mağazaları, çevrimiçi veya çevrimdışı tüm temas noktalarını birbirinden ayrı veya birbiriyle rekabet eden kanallar olarak değil, birbirini bütünleyen tek bir ekosistem olarak ele almak. Bu da, pazarlamadan tedarike, müşteri ilişkilerinden veri analitiğine bir şirketin içindeki farklı birimlerin tek bir mekanizma halinde uyumla çalışmasını gerektiriyor.  

Elbette bu stratejinin en önemli tamamlayıcılarından biri de satış kanalları arasında stok senkronizasyonu sağlayabilmek. Dakikalar içerisinde birden çok kanaldan düşen yüzlerce sipariş varken, stok verileriniz eşzamanlı olarak güncellenmiyorsa, müşterinize sattığınız ürünün elinizde kalmadığını açıklamak zorunda kalabilirsiniz. İdeali, websitenizin altyapısı veya bir entegratör aracılığıyla ya da OPLOG’unki gibi depo yönetim sistemleriyle, farklı sistemler arasında eşzamanlı bilgi akışı sağlayan bir altyapıya sahip olmak.

OPLOG olarak, omnichannel fulfillment’ın gerektirdiği tüm teknoloji ve kaynakları B2B ve B2C operasyonlarınız için bir araya getirirken, satış kanallarınız arasındaki siparişlerinizi sorunsuz bir şekilde yönetmenize olanak tanıyoruz. ABD, İngiltere ve Almanya’da yer alan depolarımızla mükemmel hizmeti globale taşımanıza imkan veriyoruz. Alışveriş sezonu gibi en yoğun dönemde dahi, operasyonel zorlukları, kolayca göğüslemeniz için çalışıyoruz. Gelin, tanışalım.  

Alışveriş Sezonunda Satış Artırmak (ve Kaçırmamak İçin) Tüyolar

Satın alma davranışları e-ticarete yönlendikçe depo tasarımları otomasyon yardımı ve trendler uygulanarak devam ettirilmelidir.

6 Faktör: Depo Tasarımı

Depo Planlaması Sırasında Depo Tasarımını Şekillendiren 6 Faktör


Depo Planlaması için tüketiciler giderek satın alma davranışlarını e-ticarete yönlendirdikçe ve otomasyon gibi yeni teknolojilerin kullanıma girmesiyle birlikte, depo tasarımının bu trendleri takip etmek ve uyum sağlamak için gelişmeye devam etmesi gerekecektir.
Üstelik depo planlaması aşamasında tasarımdaki kilit bileşenleri anlamak, sonuç veren optimum bir operasyonun sağlam temelini oluşturur. Depo planlaması gerçekleştirirken dikkate alınması gereken birçok unsur ile birlikte depo tasarımına da değineceğimiz bu başlıklar operasyonlarınızda daha başarılı sonuçlar almanıza yardımcı olabilir. 

Depo Planlaması Esnasında Depo Tasarımını Şekillendiren 6 Faktör

Tavan Yüksekliği: Artan e-ticaret satın alma eğilimleri sayesinde depo tasarımı çeşitlenen ürün sayısı sayesinde geleneksel modellerden uzaklaşmaya başladı artık çok daha erişilebilir çok daha verimli ve optimize yerleşim planı içeren depolar karınızı maksimize etme noktasında tercih ediliyor.

Sütun Aralığı: Depolardaki sütun aralığı, optimizasyon için anahtar rol oynayabilir fakat bu noktada daha fazla ürün barındırmak için güvenlikten ödün vermemek gerekiyor. Birbirine çok yakın olan sütunlar arasında dolaşan forkliftler için tehlike arz edebilir. Ayrıca birbiri arasındaki mesafe çok fazla ise depolama alanı tam potansiyelinde kullanılmaz ve envanter için daha az depolama alanına sahip olmuş olursunuz.

Düz Zeminler: Düz beton zeminler depo içerisindeki dolaşımda olan yük kapasitesini artırabilir, daha yüksek ve sıkı raf konfigürasyonlarını sağlayabilir ve konveyör hatlarınızın hızını arttırabilir. Düz zemin taşıma ekipmanının verimliliğini artırarak daha hızlı, kesintisiz bir hareket sağlar.

Treyler Parkı: Bir dağıtım merkezinde ürün miktarı arttıkça, emek ve park için depo planlaması önemli bir husustur. Treyler parkuru, mevcut ihtiyaçlar ve gelecekteki büyüme için uygun olmalıdır.

Güç Otomasyonu: Teknoloji ve otomasyon kullanımı arttıkça, otomatik bir makine için doğru gücün sağlanması ihtiyacı bir depoyu tasarlarken mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

Sürdürülebilirlik: Aydınlatma, bina izolasyonu, su koruma önlemleri ve güneş panelleri, tasarım sırasında göz önüne alınması gereken yeşil ve sürdürülebilir girişimlerdir. Bu çabalar, bir bina çevresel ayak izinin azaltılmasına ve potansiyel olarak maliyet tasarrufuna neden olabilir. Ayrıca, bir öğenin ele alınma sayısını sınırlamak için bir düzen değerlendirilmesi ve işlemi düzene sokmak, verimlilik üretebilir ve bir dağıtım işlemi vasıtasıyla bir öğe elde etmek için kullanılan enerjinin miktarını azaltabilir.

teknoloji

Fulfillment

Bilgi Deposu-Kategorisi

Hemen ücretsiz abone olun!

Hakkımızda-kategori

Hacimsel ağırlık, bir paketin boyutuna göre kapladığı alan miktarıdır. Bu alan, hacimsel ağırlık hesaplama araçları ile hesaplanır.

OPLOG Sözlük | Hacimsel Ağırlık (Volumetric Weight)

Hacimsel ağırlık, nakliye şirketlerinin bir paketin ağırlığını, gerçek ağırlığı yerine hacmine (boyutuna) göre hesaplamak için kullandıkları yöntemdir. Bunun nedeni, bir paketin nakliye maliyetinin genellikle ağırlığına bağlı olmasıdır ve daha büyük ama hafif paketlerin nakliyesi, daha küçük ama daha ağır paketlerden pahalı olabilir.

Bir paketin hacimsel ağırlığı, paketin uzunluğu, genişliği ve yüksekliğinin santimetre cinsinden çarpılması ve ardından sonucun taşıyıcı tarafından belirlenen bir hacim bölenine bölünmesiyle hesaplanır. Hacimsel ağırlık daha sonra paketin gerçek ağırlığı ile karşılaştırılır ve nakliye maliyetini belirlemek için daha yüksek olan ağırlık kullanılır.  
Örneğin bir paket 50cm x 40cm x 30cm boyutlarında ve 5kg ağırlığında ise hacimsel ağırlık (50x40x30) / 6000 = 30kg olarak hesaplanır. Bu durumda, nakliye maliyeti, 5 kg'lık gerçek ağırlıktan daha fazla olduğu için 30 kg'lık hacimsel ağırlığa dayalı olacaktır.  
Farklı nakliye şirketlerinin farklı hacimsel bölenler kullandığı, dolayısıyla bir paketin hacimsel ağırlığının taşıyıcıya bağlı olarak değişebileceği unutulmamalıdır. Bir paketin hacimsel ağırlığını göndermeden önce nakliye şirketi ile kontrol etmek önemlidir. 

Hacimsel Ağırlık (Volumetric Weight)

Hacimsel ağırlık nedir?

Hacimsel ağırlık nasıl hesaplanır?